Dijital Fotoğraf Makinelerinde Aranan Özellikler...
Geçmiş yıllarda 1000$'lık kameralar film
kullanan normal bir fotoğraf makinesinin yerini alabilecek kalitede çözünürlük
ve renk vermekten yoksundu. Artık yeni yüksek çözünürlüklü ürünler film ve
dijital resimler arasındaki farkı kapatıyor. Bugüne dek bir dijital fotoğraf
makinesinin resim kalitesinden etkilenmediyseniz, henüz bu alandaki yeni
nesil ürünlerden birisini görmemişsiniz demektir. Geçtiğimiz sene 500$'lık
giriş seviyesi bir dijital fotoğraf makinesi ancak 640'a 480 çözünürlükte
sonuç verebilirken -ki bu da 15'e 9 cm'lik karta basılmış fotoğraflar ile
aynı kalite demek- bu yıl aynı paraya klasik film tabanlı fotoğraflardan
ayırt edilmesi imkansız kalitede 1280x1024 çözünürlüklü ürünler
alabiliyorsunuz. Bir dijital fotoğraf makinesi alırken şu kriterlerie dikkat
edin; |
|
Dijital fotoğraf
makineleri, geleneksel film tabanlı makinelere göre bir çok avantaj sunuyor
bizlere. Hemen akla gelen, film ve banyo parası derdini ortadan kadırıyorlar.
Kullanıcılar dijital fotoğrafçılığın hızına da hayran kalacaklar: Birkaç dakika
içinde resimleriniz bir Web sitesinde yer almak, bir sunumda kullanılmak veya
fiyatı şu günlerde giderek daha da ucuzlayan fotoğraf kalitesinde baskı
yapabilen yazıcınızdan çıkış alınmak üzere bilgisayarınıza aktarılmış oluyor.
Ve her cihazda bulunan renkli LCD ekranlar da, çektiğiniz resmin saklanmaya
değer olup olmadığını anında öğrenmenizi sağlıyor. Megapiksel kameraların bu
kadar yaygınlaşmasından önce, film tabanlı fotoğrafçılık ile dijital resimler
arasında ciddi bir kalite çekişmesi yaşanmıyordu.
Ama artık durum değişti. Günümüzdeki dijital fotoğraf makineleri ile alınan
sonuçlar, film kullanan bir makine ile çekilmiş ve Visioneer PaperPort OneTouch
ile taranmış resimden daha kaliteli sonuçlar vermektedir.
Resim kalitesi, boyut büyültme ile doğrudan ilişkili ve bunu da yüksek
yoğunluklu CCD (charged-coupled device, tarayıcı ve dijital kameralarda veriyi
bir araya getiren yonga) sayesinde başarıyor. Piksel sayısı ve resim boyutu her
ne kadar yakın ilişkide olsalar da, resim kalitesinin esas belirleyicileri
değiller. Mercek ve filtreler de çözünürlüğe katkıda bulunuyor. Bir diğer
önemli faktör de resmin işlenmesine yardımcı olan algoritmler.
|
Geçtiğimiz yıllarda
dijital fotoğraf makinelerinin yaygınlaşmasının önündeki engel, resimleri
kameradan alıp PC'ye aktarma işlemiydi. Bu aktarımdan elde ettiğiniz resim
her hangi bir grafik yazılımı ile de açılamıyordu, çünkü daha önceki modeller
yaygın dosya formatlarını kullanmak yerine kendi türlerini kullanıyorlardı.
Geçmişte resimleri aktarmanın tek yolu, cihazı bilgisayarın seri portuna
bağlayarak mümkün olabiliyordu ve fotoğraf makinesinin yazılım tarafından
algılanabileceği ümit edilerek sümüklü böcek hızıyla resimler aktarılıyordu. |
Neyse ki, artık bu
dertler de bitti. Günümüzdeki tüm kameralar sayesinde, resimler taşınabilir medyalara
- ufak CompactFlash veya SmartMedia bellek kartları- kaydediliyor. Böylece
resimlere bir çevirici yardımıyla tıpkı bir sabit disk gibi ulaşarak kolayca
aktarma yapabiliyorsunuz. Sony Mavica makineler ise büyük ihtimalle en iyi
çözümü sunuyor: Dosyaları floppy disketlerde saklıyor. Tabii bunun da bir
karşılığı var, Sony 2-3 pozda bir disket değiştirmenin önüne geçmek için, diğer
dijital fotoğraf makinelerinin uyguladıklarından çok daha yüksek oranda
sıkıştırma gerçekleştiriyor, bu da resim kalitesinde kayıba yol açıyor. Yine de
disketin halen kullanışlı bir medya olması ve diğer özellikleri gibi
sebeplerden dolayı Sony MVC-FD81 modeli iş kullanıcıları için tercih
edilmektedir.
Kimi zaman fotoğraf makinenizinin ROM'unu update etmek, sabit bir konumdan
kumanda ile çekim yapmak ya da cihazın parametrelerini değiştirmek gibi
durumlar için bilgisayara bağlanmak istediğiniz durumlarda hız önem kazanır.
Kodak DC260 bu alanda bir öncülük yaparak seri porttan kaynaklanan yavaşlığın
önüne geçmek için daha kolay ve hızlı olan USB'yi tercih etmiş. Bu makinelerin
normal fotoğraf makinelerinden farklı olarak elektronik zoom (resmin bir
bölümünü yakınlaştırma) özelliği bulunmaktadır. bununla beraber bu aletlerin
içlerinde tıpkı klasik fotoğraf makinelerinde olduğu gibi gerçek optik zoom
kullananlar da bulunuyordu. Bilindiği gibi optik zoom, elektronik zoomdan daha
başarılı sonuçlar veriyor. Bunun dışında çoğu kameranın ses özelliği de
bulunmakta. Böylelikle çektiğiniz resmi seslendirebiliyorsunuz, ya da sesle
resim hakkında kısa bir bilgi girebiliyorsunuz.
bu aletlerin ilginç
özelliklerden biri de kimi modellerde hareketli görüntüler çekilebilme imkanı
bulunması. Her ne kadar uzun uzun çekimler yapamasanız da, belki Web ya da
e-mail için oldukça işinize yarayabilecek birkaç saniyelik çekimler
gerçekleştirebiliyorsunuz. Kodak, bir dijital fotoğraf makinesi için işletim
sistemi (Digita/ FlashPoint) kullanan ilk firma olarak karşımıza çıkıyor.
Özel olarak makine için üretilen işletim sistemleri cihazın fonksiyonelliğini
bir hayli arttırıyor, özellikle fotoğraf işine yeni girişenlerin bir neyin
nasıl çekileceğine dair bir takım açıklamaların girilebilmesiyle işler daha
da kolaylaşıyor. Örneğin, bir emlak firması, çalışanlarının ev fotoğrafları
çekiminde zorlukla karşılaşmaması çekmemesi için kare kare ilerlemelerini
sağlayan bu tip kılavuzlar hazırlayabilir; ön cepheden 25 uzaktan çek, yandan
35 metre, garajı detaylı çek gibi adım adım çekim yapılabilmesi sağlanabilir. |
|
Dijital fotoğraf
makinelerinin kimi dezavantajları da yok değil. İlk olarak deklanşöre basmanız
ve cihazın resmi çekmesi arasında 0.5 ile 2 saniye arasında değişen gecikmeler
söz konusu. Bu yüzden alışması biraz zaman alıyor ve hareketli nesnelerin
çekimini zorlaştırıyor. Bunun dışında bir diğer poz alabilmek için resmin
işlenmesi ve kayıt edilmesini beklemeniz gerekiyor. Yine Kodak'tan örnek
vermemiz gerekirse, bu tip üst seviye kameralar önceden ayarlanmak şartıyla
birbiri ardına çekim yapabilmenizi de sağlıyorlar. Bir diğer önemli dezavantaj
da pil ömrü. Eğer tipik alkaline pillerden kullanıyorsanız, en fazla 20 ila 30
dakikalık bir süreniz var demektir. Ancak çoğu piller tekrar şarj edilebilir
özelliğe sahiptir. (Bu tip makine alacakların bir de 25$'lık şar edilebilir pil
ve şarj cihazını da hesaba katmaları gerekiyor.)
Son olarak karmaşıklık da dijital fotoğraf makinelerinin hoş olmayan
yanlarından birini oluşturuyor. Günümüz makineleri, otomatik ayarların dışına
çıkmak istediğinizde gerçekten karmaşık bir kullanım sunuyorlar. Kullanıcıların
kimi zaman aletin üzerindeki simgelerin ne anlama geldiğini bulmakta zorlanması
bunun bir göstergesi. Bu yüzden dijital fotoğraf makinenizin tüm özelliklerini
kavrayabilmek için birazcık fazladan ders çalışmaya hazırlıklı olun.
Peki bu milenyum içerisinde başka neler bekleyebiliriz? Dijital fotoğraf makinelerinin yeni nesli 2 megapiksellik cihazlar olacaklarından daha yüksek kalitede resimler elde edeceğiz. Çoğunluk bilgisayara tak ve çalıştır USB portu aracılığıyla bağlanacak, ve yeni bir depolama seçeneği de dikkate değer şekilde yaygınlaşacak. IBM ve Iomega gibi bazı kuruluşlar dijital fotoğraf makinelerinin içerisine sığacak incelikte sabit diskleri ya da bellek kartını boşaltabilmenize yarayacak sigara paketi büyüklüğündeki depolama aygıtları gibi alternatifleri sunacaklar. Bugünün dijital fotoğraf makineleri hiçbir zaman olmadıkları kadar başarılı. İçlerinden bazıları da diğerlerinden daha üstün. Okuyup araştırın ve hangi modelin fotoğraf ihtiyaçlarınıza ve bütçenize uygun olduğunu öğrenin